29 Ekim 2012 Pazartesi

düşünmemek istiyorum


Alışılagelmiş bir kalıbın dışına çıkmak için harcadığım zaman belirdi gözlerimin önünde bu gece. Uzaktan, sessizce izlemek hoş halbuki ama, dayanılması güç bir ağrı bedendeki. Nasıl bir başlangıç olsa diye kemirilen bir akıl, allak bullak olmuş çürük duygular kokan ifadeler…
Fazlaca içilen kahvenin, bünyeye alınan kafeinin yaratmış olduğu alkolümsü bir tat ve uyuşmuş zihne eşlik eden parmaklarım. Karşımda, sadece sen. Belki öncesi, belki sonrası. Belirsiz…
Belirsizlik; geçmişe ya da geleceğe değil, şu ana sadece. Mevzular derinleşmiş, ellerim nasır tutmaya başlamış. Ölüm uzak, yaşamak anlamlı. Belki de ölümün anlamlı oluşu ve yaşamanın uzaklığı hissedilen.
Kim bilir? Ben bile çözemezken aklımdaki soruları. Sorular diyorum ama… Karmaşa olabilir mi, direksiyon başında olup nereye gideceğini bilememenin ifadesi?
Saçmalık!
Zararlı olan düşünmek, düşünmeye çalışmak gibi. Düşünmenin ifadesi, ifadesizlik, kifayetsizlik gibi.
Ayıp!
Sevginin tarifi;
Suç!
Acının umutlara karışması, siyahların beyazların içine sızması gibi. İyilik meleklerinden çok şeytanımsı dokunuşlar, cadı kazanına düşmek gibi ya da havuza bile bile atmak kendini.
Ya aşk?
Ölümsüz değil mi?
Belki…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder